Nitelik Sorunları-1 / Ceren Dicle Fırat

İçerikleriyle belli başlı görev ve sorumluluklarımıza yönelik önemle kaleme dökeceğimiz bu yazımızda, çoğu öncekiler gibi pek dikkate alınmayabilir. Ama bizler yine de doğrularda özellikle ısrar etmekten vazgeçmeyeceğiz. Birleşik devrim hareketimizin örgütlenme ve mücadele gelişimi, her ne kadar iyiniyet taşlarıyla döşenmese de, duygusallığa bir yer bırakmadan devrimci iyiniyetimizden asla ödün vermeyeceğiz.

Taktik- ler ve strateji- ler, araç- lar ve amaçlar, kendiliğindenci ve keyfiyetçilikler ile bilinçli devrimci mücadele anlayışı ve çizgi pratiklerine ilişkin bugüne kadar çokça yazılmıştır. Komünizme kadar da yazılmaya ve tartışılmaya devam edecektir. Bütün bunların doğrulukları ve yanlışlıkları bir yana, hepsini doğrudan ilgilendiren nitelik sorunları ise başlı başına ele alıp irdelenmesi gereken önemli bir konudur. Doğru ya da yanlış taktik değil buradaki asıl meramımız. Taktiğin nasıl belirlendiği, hangi düzeylerde ele alındığı, gerçekten inanılarak yahut öylesine mi gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, nasıl ya da ne kadar önemsenip önemsenmediği üzerine derinleşirsek, sanırız meramımız da yeterince anlaşılacaktır. Öyle ya, büyük ustaların dedikleri gibi; “Çöreğin kanıtı, yenmesindedir”, “Armudun tadını öğrenmek mi istiyorsun, o halde armudu ısırmalısın”, Devrimin kuramını mı öğrenmek istiyorsun, öyleyse devrime katılmalısın.” Bizler de sahada ortaya çıkan anlayış ve pratik sorunlarımız üzerinden yükselerek, kavrayışımızı geliştirmeye çalışacağız.

Her gelişen gün ile birlikte genel- parlamento seçimler- i- de yaklaşmaktadır. Buna dair stratejik ya da taktiksel olarak bir politika belirlemek, tabii ki önemli iken, belirlenecek ya da belirlenen politikanın ne kadar insanı, örgütü ve hareketi- çizgi insanı- örgütü ve hareketi- olarak temsil edilip edilemeyeceği ise başlı başına önemli bir sorundur. Eğer siz “taktik politikadır canım, o kadar da önemli değildir” yaklaşımı ve anlayışındaysanız, daha baştan sorunlu bir niteliğe sahipsiniz demektir. Aynı şekilde “taktik politikadır, olsa da olur olmasa da olur” derseniz de durum bu olumsuzluktan başka bir şey değildir. Yine “taktik politikadır, yerine getiremesek bile çok büyük bir kayıp yaşamayız, bu açıdan üzerinde çok da durmaya gerek yok, yanlış da yapsak stratejiden bir şey kaybetmemiş oluruz, stratejik bakanlar büyük bir yanılgı içerisindeler, vs” savunularıyla hareket ediyorsanız da, aslında büyük kaybetmişsiniz demektir. Çünkü bütün bunların neresinden tutsanız elinizde kaldığı tartışmasızdır. Kıymeti kendinden menkullerin, kendileri de dahil artık hiç kimseye faydası olmadığını bilmeliyiz.

Aynı durum, birleşik devrim örgütlenmesi-hareketi açısından da geçerlidir. Siz bu harekete stratejik de baksanız taktiksel de baksanız, niteliğinizde ciddi bir sorun varsa, her halükarda sorunlusunuz demektir. Veyahut, demokratik ve özgür iradeler temelinde bir araya gelinen çeşitli platform, güç birlikleri, birlik ve eylem birlikleri örgütlenmeleri için de bu gerçekliği doğru görmeli ve kavramalıyız. Yaşanan sorunlu anlayış ve pratiklerimizin somut ve nesnel gerçekliklerine doğru inerek ortaya çıkarmak yerine, “siz stratejik biz taktik ele alıyoruz, eleştiri ve önerileriniz çok üstenci, sorunları o kadar da büyütmenize gerek yok, abartıyorsunuz, gayet olumlu bir noktadayız, örgütsel ve siyasal çalışmalarda esaslı bir sorun yok sadece küçük ve oldukça az eksikliklerimiz var, neyse bunları daha fazla dillendirmeyelim” gibi bu ve buna benzer bol soslu argümanlardaki nitelik sorunlarımızı yeterince görmek ve kavramak zorundayız.

Bir kere demokratik ve özgür iradeler birliğini yeterince anlamayan ve herbir özgür ve demokratik iradeyi gözönünde bulundurmayan hiçbir beyan ve uygulama, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde, alabildiğince anti-demokratik ve tekçiliğin özü ve ruhundan kopmamış bir anlayış ve çizgi itibariyle gıdasını burjuvaziden aldığını, dolaysızca vurgulamak isteriz. Diğer yandan özgür ve demokratik herbir iradenin teorik ve pratik az veya çok, parçalı ya da bütünlüklü hemen bütün noktalara ilişkin sözleri ve yaklaşımları dikkate alınmıyor ve üstü örtülerek geçiştirilmeye çalışılıyorsa, başka yerde burjuvaziyi aramaya hiç gerek yoktur. İdeolojik ve sınıf olarak dokusunu burjuvaziden alan bütün bu ve buna benzer türevlerine karşı doğru yanlış temelinde ideolojik mücadele asla ertelenemez ve kaçınılmazdır. Bu temelde ideolojik uzlaşma ve eklektik anlayış ve çizgi pratikleri ise bizden uzak kalsın.

Demokratik ve özgür iradeler temelinde tartışmaya bile tahammülsüzlük, açık ki asla bizden olmadığı gibi, sürekli parçacı ve dağınıklık, sekter ve dayatmacılık üzerinden beslenen ve felsefede ikiyi bir eden küçük burjuva uzlaşmacı ve pratik sahadan bir türlü kopmak istemeyen anlayış ve çizgide ısrar durumudur. Şu veya bu düzeylerdeki çeşitli birlik platformları bileşenlerinin şu ya da bu vesileler ile birbirlerine davetleri karşısında dahi üç maymunlara yatılıyorsa, oradaki nitelik sorunları basit değil aksine derindir ve o kadar da geçiştirilecek bir durum değildir. Eğer bütün bileşenler itibariyle birbirimizi doğru düzgün dikkate almayacaksak, ele avuca sığan doğru dürüst yoldaşça tartış- a- mayacaksak, birbirimizi ikna etmeye ve evet ikna olmaya açık olmayacaksak, başarılarımızı kolektif olarak alabildiğince paylaşıp büyütmeyecek ve evet hata ve yanlışlarımızı ise aynı şekilde kolektif olarak paylaşmayıp daha aza indirmeyecek ya da yeterince ortadan kaldırmayacaksak, işte oradaki nitelik sorunlarımızı tam da eleştiriye tabi tutmaktan başka bir yol da yöntem de kalmamıştır diyebiliriz.

Bizler asla mükemmeliyetçi düşünmüyor ve hiçbir şeyi de mükemmel tasavvur etmiyoruz. Kaldı ki zorunluluklar dünyası ve sistemlerinde, hiç ama hiçbir şey mükemmel değildir ve olamaz. İsteğimiz, çabamız ve ısrarımız, geçmişten bugüne birikerek gelen kamburlarımız ve yeni çıkan sorunlar karşısında, tıpkı dağlar ve şehirlerdeki gerilla ve askeri milis güçlerimiz gibi, engelleri ve sorunları bir bir aşan ve görev ve sorumluluklarını sürekli aşma azmi ve kararlılığıyla hareket etmektir. Böylesi bir tarihsellik ve birleşik hareketin çizgi savaşçılığıyla görev ve sorumluluklarımıza sahip çıkmak ya da bunları yerine getirmektir.      

Giriş ve özet olarak kısaca bunları ifade ederken, devamındaki sayılarımızda daha derinlikli belli başlı hususlara ilişkin yazılarımızla niteliğe yönelik kavrayış sorunlarını ele alacağız.

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir