Birleşirsek Kazanırız, Dövüşürsek Zamları İptal Ettiririz!

Geçen hafta Trendyol direnişi, daha dün Farplas işçilerinin sendikalaşma haklarına sahip çıkmak için fabrika işgali, irili ufaklı işçi eylemleri, elektrik zamlarına karşı isyan haykırışları işçi sınıfı ve emekçi halk kesimlerinin aynı zamanda birbirlerinin eyleminden nasıl etkilendiklerini de gözler önüne sermiştir. Açık olarak görülüyor ki, bu topraklar devrim yüklüdür.

Emperyalist-kapitalist sistem giderek derinleşen ekonomik bir krizle karşı karşıya. Sistemin krizi büyüyerek devam ediyor; krizi durdurmak için türlü yollar deneyen egemenler kalıcı bir çözüm bulamadılar, bulamayacaklar da. Çünkü kriz yapısaldır, ömrünü doldurmuş emperyalist-kapitalizmin kendi işleyiş temelleri içinde çıkışı yoktur. Sistem krizinin bedelini emekçi halklara ödeterek ömrünü uzatmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde emekçi ve yoksul halklar egemenlerin zulmüne karşı ayaklanarak krizin faturasını ödemeyi reddedeceklerini ilan ediyorlar.

Pandemiyi kullanarak kendi konumunu güçlendirmek, oluşturduğu olağanüstü hal rejimleriyle ekonomik ve siyasal mevziler kazanmak, demokratik hakları budamak, servet transferi yapmak egemenlerin bu dönemdeki ana taktiği oldu. Emekçiler bu taktik karşısında direnişi seçti. Dünyanın her yerinde demokratik haklara yönelik saldırılara karşı koyma, küçülen ekmeği büyütme mücadelesi büyüyor. 

Bu süreç Türkiye coğrafyasında daha yakıcı hissedilmektedir. Otomatiğe bağlanmış zamlar yoksul emekçi halklarımıza yaşamı dar etmektedir. Asgari ücrete yapılan zammın daha fazlasını temel tüketim malzemelerine yaparak halklar açlık bataklığının en derin yerine çekilirken zenginlerin zenginliklerini katlamaları sağlanıyor. AKP-MHP faşizminin politikaları sadece yoksulluğu derinleştiriyor, bir avuç vurguncunun banka hesabını büyütüyor.

Adalet arayışı Türkiye ve Kuzey Kürdistan halkları açısından dayanılmaz bir noktaya gelmiştir. Amed’den Dersim’e, Urfa’dan İzmir’e pek çok yer adalet nöbetleriyle varlığını hissettiriyor

Ülkede yaşanmakta olan ekonomik kriz faşist AKP-MHP koalisyonunun tabanındaki çözülmeyi hızlandırmaktadır. Bazı anket sonuçları, seçmenlerin oy tercihlerinde çok ciddi kırılmalar olmadığını, özellikle iktidar seçmenlerinin ekonomik krize rağmen oy tercihlerini değiştirmek yerine kararsız kaldıklarını ve bunun bir kopuş anlamına da gelmediğini söylüyor. Ekonomik krizin şu anda halkların en yakıcı sorunu, onların siyasal yönelimlerinde en önemli etken olduğunu biliyoruz, buna rağmen halk faşist iktidardan kopamıyor. Faşizm, “zaten seçimle gidecek” safsataları bir kenara dursun şovenizm ve milliyetçilik zehri ile kaybettiği tabanı yeniden toparlamaya çalışıyor. Bu bizlere şunu bir kez daha gösteriyor: Faşist iktidar gitmemek için elinden geleni yapacak.

Dünyanın her yerinde kimi zaman emperyalist kapitalizmin halk düşmanı uygulamaları, kimi zaman özgürlük arayışı emekçi kitleleri mevcut iktidarlara karşı sokağa çıkmaya yöneltmiştir. Ekonomik dar boğazın kıskacında soluk alamayan yığınlar sokağa dökülerek, düzen karşısında konumlanmışlardır. Bugün BMG de devrimci öncülük misyonuna uygun olarak emekçi halklarımıza sokağın çağrısını haykırmaktır. “Birleşirsek kazanırız” mottosu hayat pahalılığı ve zamları sokakta dövüşerek durduracağımızı göstermektedir.

Emekçi halkın oy verme davranışında köklü bir değişiklik olmaması, halkın böyle bir talebi olmadığı anlamına gelmez. Denklem daha karmaşıktır. Emekçi halkın siyasal tercihlerindeki değişimin bir ögesi nesnel koşullar ise, diğeri de halkın taleplerini eylem yoluyla örgütlenmesi ve bunu öncülük iradesinde cisimleştiren devrimci öncüdür. BMG bunun temsilcisi olabildiği ölçüde gelecek kazanılacaktır.

Bu sokağa çıkışta şüphesiz en önemli özne işçi sınıfıdır. İşçi sınıfının kazanımla sonuçlandırdığı direnişleri, bunlardan feyz alarak direnişe geçen seyyar satıcılardan esnafa emekçiler sisteme karşı çıkarak kazanabileceklerini görmüştür. İşçi sınıfı harekete geçtiğinde tüm ezilenleri etrafında toplama yeteneğine sahiptir.

Geçen hafta Trendyol direnişi, daha dün Farplas işçilerinin sendikalaşma haklarına sahip çıkmak için fabrika işgali, irili ufaklı işçi eylemleri, elektrik zamlarına karşı isyan haykırışları işçi sınıfı ve emekçi halk kesimlerinin aynı zamanda birbirlerinin eyleminden nasıl etkilendiklerini de gözler önüne sermiştir. Açık olarak görülüyor ki, bu topraklar devrim yüklüdür.

Birleşik Mücadele Güçleri’nin kendisini, işçi sınıfının iktidar perspektifinden konumlandırması, ezilenin ezileni kadınlar, hızla yoksulluğa itilen kent yoksulları, doğası talan edilen köylüler, her geçen gün çıkışsızlık girdabına itilen gençler… bütün bu dinamikleri de çatısı altında toplayabilme olanağı sağlayacaktır. Zamlar ve bu faşist barbarlık, ancak kaybedecek bir şeyi olmayan sınıfın eylemiyle durdurulabilir. Bu nedenle, BMG sınıf çalışmasını özel bir önemle ele almalı ve bu yönde hamleler yapmalıdır.

Türkiye’de düzen siyasetinin aktörleri dışında en etkili siyasi özne olma potansiyeline sahip olan BMG, işçi sınıfı hareketindeki bu dinamiği görmeli ve bu dinamikle siyasi bütünleşmenin araç ve yöntemlerini geliştirmelidir. Bu günümüzün öncelikli görevlerindendir.

Bu görevi başarmak aynı zamanda düzen siyasetinin muhalefetiyle kuşatılan ve burjuva siyaset düzlemine yedeklenmeye çalışılan HDP’nin siyasi rotasının ve doğrultusunun bir halk iktidarı perspektifine yöneltilmesinde merkezi bir öneme sahiptir.

Bugün halklarımızın umuda ihtiyacı vardır. Kazanılan zaferler bir tohum gibi düşünülmelidir mücadele ile sulanarak küçük tohumdan dev ormanlar elde edebiliriz.

Birleşirsek Kazanır, Dövüşürsek Zamları İptal Ettiririz!