15 Şubat Komplosu -4. bölüm / Sinan Dersim

Öcalan’ın özgürlüğü Özgür Kürdistan’dır, Demokratik Türkiye’dir, Ortadoğu barışıdır.

Peki, bu komplonun Sayın Abdullah Öcalan şahsında özgür Kürt iradesine yapıldığı, Türkiye, Fars ve Arap devrimci, ilerici, demokratik güçleri tarafından ne kadar doğru bilince çıkarılmış ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü Kürdistan’ın özgürlüğü olarak ne kadar kabul ve destek görmüştür.

Temel açmazda sorunda burada başlıyor. Dikkat edilirse İngiliz işçi sınıfını temsil eden sendika federasyonundan, Güney Afrika işçi örgütlülüklerinde, Latin Amerika ülkelerinde ve Rojava süreciyle Arap aydınlarında bu sahiplenme gelişirken, Avrupa’da kimi demokrat aydınlarda destek bulsa da Avrupa demokratik güçlerinde o beklenen güçlü destek gelememektedir. Hâlbuki Avrupa egemenleri polislik yaparak Sayın Abdullah Öcalan’ı TC’ye teslim etmişlerdir. En çokta bu anlamda Avrupalı demokratik güçlerin kendi egemenlerine karşı işlenen bu suçta hesap sorucu olması gerekirdi. İtalya halkı dostları önemli sahiplenme içinde olsalar da bu Avrupa ülkelerine tümden yayılamamış, dün olduğu gibi, bugünde İtalya’yla sınırlı kalmıştır.

Peki, Türkiye’de devrimci, demokratik, ilerici, aydınların komplo ve Abdullah Öcalan’a sahiplenme düzeyleri nasıldır? Pek iyi sayılamayacak kadar kötü noktadır. Genel anlamda sahipsizlik, duyarsızlık içindedirler. Abdullah Öcalan’ı kavramakta, anlamakta uzak durum, tutum içindedirler. TC’nin özel savaş propagandası etkisindedirler ve bu etki/etkilenme içinde yaklaşılmakta ele alınmakta, değerlendirilmekte ve mesafeli olmayı, kalmayı kendilerince doğru tutum saymaktalar. Sahiplenme genelde Kürt halkı ve Kürt halkının özgürlük mücadelesine duyarlı demokratik örgütlülükleriyle sınırlı kalmaktadır. 23 yıldır Türkiye aydınları, demokratları, devrimcileri, sosyalistlerinde bu durum bir türlü aşılamamış, TC faşist rejimin bir kere değil, her saniye, her gün ölümden beter yaşatırız dediği İmralı işkence tabutluluk uygulamalarına duyarsız, seyirci kalınmasını getirmiştir. Kürtlerin tek başına sahiplenmesiyle sınırlı kalmıştır.

Türkiye sol, sosyalistleri Abdullah Öcalan’ı Kürt özgürleşmesinde önemli bir önderlik kabul etmiyor ve etmemektedir.  Etmediği için sıradan mahkûm düzeyiyle hafife almakta ve o şekilde yaklaşmaktadır. Kürtler için yaptıklarını salt Kürtler için yapılmadığını bilmelerine rağmen bu fikirleri, yaklaşımları değişmiyor. Yaklaşım tutum aynı devam ediyor. Hem de yaratılmış devrimci değerler ortak paylaşıldığı, devrim hizmetine koşturulduğunu bilmelerine rağmen bu tutum yaklaşım değişmiyor. Çok değişik anlaşılmaz düzeyde Abdullah Öcalan’a yaklaşım tutum içindeler. PKK’yi kabul ediyorum APO’yu kabul etmiyorum tutumunu ısrarla sürdürmekteler. Şahsileştirme, partinin, örgütün lideri ama Kürt, Kürdistan özgürlük önderi görmeme yanılgısı içinde yaklaşmaktalar. Böyle olunca da 23 yıldır İmralı’daki tecrit, izolasyon TC’nin elinde özel savaş aracı, şantajı olarak tutulan silah olmaktadır. Buda Türkiye emekçilerine savaşın ağır ekonomik, anti-demokratik yükü olarak geri dönerken, Kürdistan halkının katliamına kapı aralayan, Ortadoğu bölge coğrafyasında halkların barış istikrarını dinamitleyen duruma yol açmaktadır.  Kirli savaş iktidarın bunca yıldır ayakta kalmasını Abdullah Öcalan da ayrı bağımsız düşünmek tek kelime ile safdilliktir, gören gözün önüne beyaz perdenin altında bakmaktır.

TC savaş rejimidir. 1950’lerden beri Gladio ve NATO’nun özel savaş ordusudur. TC’yi NATO’dan ayrı düşünmek doğru olmaz.

Kürdistan halkı 20 yy başından Fransız ve İngiliz emperyalistlerin kirli sömürgeci politikalarına kurban edilerek, seçilerek ve dört ulus-devlet denetimi içinde yok etme başlangıcıyla en büyük komployu o günden, bugüne kadar istikrarlı bir şekilde Abdullah Öcalan’a kadar getirmişlerdir. Bugünde bu inkâr siyaseti Özgür Kürt’e hayır, İşbirlikçi Kürt’e evet olarak devrededir. KDP ajan, işbirlikçi  Kürt eliyle bu siyaset hâkim kılınmaya çalışılmaktadır. Bu siyaset özgür Kürt tarafında kabul görmemekte, ret edilmektedir. Yüz yıldır TC, emperyalistlerin, sömürgeciliğin ve bölge, ulus-devletlerin politik, askeri müdahalecisi olmada bir kol başı, jandarması olarak hep kullanılan özel savaş rejimi olan, ülke durumda olmuştur. Dolaysıyla komplo bu anlamda sadece Kürt halkına değil, Türkiye ve Ortadoğu halkalarına yapılmıştır. Yoksa özel faşist rejim 100 yıldır nasıl ayaktadır? nasıl ayakta tutuluyor? Bu durum doğru anlaşılmadığı için, derin bilinç ve kavrayışa ulaşılamadığında zannedilir ki Komplo salt Öcalan’a yapılmış ‘eh ne olmuş’ kayıtsızlığı içinde yaklaşılmaya devam edilmektedir. Sayın Öcalan bu durumu ilk fark edenlerden olduğu için Türkiye’ye getirildiği anda ilk sözü Ben Türkiye ve Kürdistan halkın barışı için varım demiştir. Ama bu sözü anlama ne o gün, ne bugün Türkiye halkı, demokratları, devrimcileri, sosyalistleri tarafında doğru anlaşılmamış, bu sözleri ‘Apo korkak, teslim oldu’ şeklinde ele alınmış, yorumlanmıştır. Halada bu yorum etki altında Abdullah Öcalan’a yaklaşanlar hiçte az değildir.

Öcalan’a özgürlük Kürdistan’a barış sloganı boş bir slogan değildir. Tarihi anlam bütünlüğü içinde bir söz, slogandır. Kürdistan, bölge hakikatti böyle olduğu için bu slogan bugün öne çıkmakta, Kürtler tarafında öne çıkarılmaktadır. Ancak bu slogan sonuç alırsa hakların üzerinde örülmüş bu komplo çorabı yırtılır ve ezilen halklar özgür demokratik birleşik özgür bir ulus gerçeğine ulaşacaklardır. Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’ı kabul etmeyenler, Türkiye, İran, Irak, Suriye halkların kesin bir barış hali gelemeyeceğini, savaş halinin devam edeceğini kesin görmeleri gerekir. Nasıl ki Nelson Mandela Güney Afrika siyaları için özgürleşme çıkışı ve kendisi oldu ise, Abdullah Öcalan’da Kürtler ve bölge halkaları için barışın özgürlüğün yegâne çıkışıdır. Bu söylediklerimiz abartılı görülebilir, ama hakikat böyledir. Böyle yol alıyor ve yoluna böyle devam eder.

O zaman yapılması gereken Abdullah Öcalan’ı şahsileştirmemek, tarihsel misyonunu basitleştirmemek doğru anlamak, doğru yaklaşmak, doğru sahiplenmek asıl olmalıdır. Özelikle Türkiyeli sosyalist yoldaşlarımızın KCK’nin ”Dem Dema Azadiye” kampanyasını doğru anlamaları ve Faşizmi Yıkacağız Özgürlüğü Kazanacağız birleşik hamle ile bütünlüklü yürütmeleri Şovenizme Faşist AKP-MHP çeteci iktidar gücüne inen büyük şamar olacağını düşünmelerini isteriz. Kürt halkını, Kürdistan örgütlü güçlerini Öcalan’a özgürlük talebinde yalnız bırakmamalarını en başta Türkiyeli devrimci, sosyalist örgütlü yoldaşlarımızda beklenildiğinin bilinmesini isteriz.

Tecrit hasta tutsaklar, açlık, işsizlik, yolsuzluk, yozlaşma, çürüme halklar arası düşmanlık vs. vs tüm açmazların kendisi Öcalan ve Kürdistan düşmanlığından beslenen olduğu artık görülmeli, bilince çıkarmalı, kavranmalıdır. Öcalan’ı görmeden PKK’yi görmek yetmiyor, yetmemektedir. Mademki PKK ve Kürdistan demokratik örgütleriyle birlikte varım, dayanışma içindeyim diyorsun, o zaman neden Öcalan özgürlüğü için dayanışmaya gelmiyorsun sorusu haklı soru olarak elbet sorulacaktır. Buna en yakın Türkiyeli dostlarımızın cevap verme yükümlülüğü vardır.

Gün Birleşik mücadele günü ise o zaman Öcalan’a özgürlük Kürdistan’a barış sloganı egemen ulusun devrimci örgütlerinden, sosyalistlerinden, demokratlarından, insan hakları örgütlerinden, kadın, gençlik örgütlerinden ve kısacası tüm örgütlü kesimlerden beklemek o kadar da yanlış bir beklenti saymamak gerek. 23 yıldır bu durum kavranılamamış ve anlaşılamamışsa, o zaman ne zaman sorusu hak edilen soru olacaktır.

O zaman yapılması gereken, Öcalan’a özgürlük Türkiye ve Ortadoğu halklarına barış, özgürlük kampanyaları komplonun 24.yılında en öne çıkan, eylem sloganı  olmalıdır. Bu slogan ve eylem ortak sahiplenme düzeyine gelindikçe ve günlük eylem program düzeyine vardıkça işte o zaman faşizmin ve devletli uygarlıkların o sahte demokratik, barışçı yüzlerinin pul pul döküleceği görülecektir. Gerçek yüzleri olan kanla beslenen vahşet yüzleri açığa çıkmış olacaktır.

24.Yılında Öcalan etrafında çember olalım. Tecridi kıralım. Ezilen bölge halklarına özgürlük barış kazandıralım.

Kahrolsun uluslararası komplo ve komplocular!

Öcalan’a özgürlük Kürdistan ve Ortadoğu halklarına barış, özgürlük

Son

 

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir