15 Şubat Komplosu -2. bölüm / Sinan Dersim

Apocu Kürtlük 5 bin yıllık kölecilikten çıkma, özgürleşme, direniş tarihinin yeniden yazılmasıdır.

Kürdistan özgürlük ve demokrasi devrimi ile 50 yılla yakın bir zamandır yaratılan ‘ilk’ler ve tüm yaşam değerleri, insanlığın 5 bin yıllık özgürlük mücadelesinde yaratılan değerlerin özeti gibidir.

PKK mücadele tarih adeta tarihin Kürt varlığında yeniden yazılması gibidir. Tarihin yeniden yaşamaya başlamasıdır; Kürt gerçekliğinde boğdurulmak istenen yaşam değerlerinin yeniden nefes alması, insanlık onurunun yeniden nefes alması, insanlık onurunun yeniden değer kazanmasıdır. ’yok’ denilen, en geri ve vahşi denilen bir halkın insanlık devriminin öncü ve ilerici saflarına ulaştırılmasıdır.

Bu gerçeklik nasıl yaratıldı?

Kapitalist modernite güçlerinin karşısında en çok savaştığı 50 yıldır yıkmaya çalıştığı ve ancak en çok da anlamak istediği, ona bilinmez gelen ve onun en çok korkutan, ezberleri bozan Sayın Abdullah Öcalan kimdir ve PKK hakikati nedir? Bu soruların cevapları o kadar çoktur ki… Mücadele büyüdükçe de yeni cevaplar yaratılmaktadır. Sayın A. Öcalan’ı ve PKK hakikatini anlamak için öncelikle mevcut uygarlıktan çıkmayı hedeflemek gerekir ya da mevcut ataerkil-iktidarcı-devletçi-sınıflı uygarlık ölçülerinin gözüyle ve aklıyla değil, onun tersinden bakmayı anlamayı başarmakla anlaşılır, anlamış olunur.

Kürt trajedisi

Ezilen halklar ve toplumsal kesimlerin sömürgeci-kapitalist sınıflar karşısında mücadelelerini yaratmaları, inşa etmeleri ve her şeyden önemlisi de süreklilik kazanan bir mücadele gerçeğine ulaşmaları temel bir başarı ve zafer ölçüsü olmaktadır. Sömürgeci uygarlık güçleri, ezilenlerin örgütlenmemesi, mücadele bilgi ve tecrübelerini biriktirmemeleri, mücadelede süreklilik kazanmamaları için, yine kendisiyle birlikte devrimsel değişim ve dönüşüm gücünü diğer ezilenlere yamamaları için ezilenlerin düşünsel-yapısal parçalanmayı hep yaşamamalarını sağlamayı hedefler. Ezilenlerin özgür düşünce, özgür irade, özgür toplumsallık yaratabilecekleri alanlara dönük hep saldırılar gerçekleştirilir. Bu alanlar işgal edilir, talan edilir, halksızlaştırılır, insansızlaştırılır.

Bilinçler, bedenler, topraklar işgal edilir, yurtsuzluk dayatılır, insanlar ve halklar, varlıklarını-kültürlerini form ve sistem olarak inşa edecekleri alanlardan sürgün ettirilir. Kürt halkı bu sürgünlerin en çok yaşayan halkların başında gelmektedir. On binlerce yıldır varoluşlarını sağladıkları, bilinçlerini yarattıkları ve toplumsal sistemlerini inşa ettikleri ana topraklarda katledilmeleri, soykırıma uğramaları, göç ettirilmeleri yetmezmiş gibi, son 200 yıldır da bu politikaların devamı olarak da ana topraklarından koparılmayı yaşamaktadırlar. Özelde Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluşunun temeli Kürtlerin Kürdistansız bırakılmasına; ve yine yaşamsız, dilsiz, kültürsüz, felsefesiz, siyasetsiz, sanatsız, duygusuz, bedensiz bırakılmasına tarih ve insanlık tanıklık etmiştir. 20.yy başlarından itibaren yoğunlaşan Kürt soykırımında, Kuzey, Güney, Doğu ve Batı Kürdistan’da yoğunlaştırılan bir yoksullaştırma, aç bırakma ve göç ettirtme, ”vatansızlaştırma” politikası karşımıza çıkmaktadır. Kürdün kendi iç ihaneti de eklenince Kürt trajedisi ağır ve kanlı geçer olmaktadır. Bugün KDP’yi yanına alan uluslararası güçler TC ve bölge sömürgeci güçler bu trajik durumu daha bir ağırlaştırmaktadır. Şengal, Rojava ve özgür Kürt hiç bir yerde yaşamasın diye öldürülüyor katlediliyor. Bu cesaret, pervasız desteği nerede alıyor? Elbet KDP gibi ajan ve hegomonikçi uluslararası güçlerden, sömürgeci bölge devletlerden alıyor. Neçirvan Barzanide az Kürtlük ve insanlık onuru olsaydı herhalde Şengal, Mahmur, Rojava bombalandıktan bir gün sonra Katiliyle aynı fotoğraf karesinde görünmek istemezdi. İşte Neçirvan KDP’si, ENEKS’si gibi düşkünler oldukça Kürt trajedisi denilen durum hep yaşanacaktır.

İkinci Bölüm Sonu

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir