8 Mart’ta kadın özgürlüğünü haykıralım / Helena Dersim

 

Kadınlar düne göre daha örgütlü cins bilincine ulaşmış, ideolojik politik hattını netleştirmiş, erkek egemenlikçi devletli sitemler karşısında öz savunmalı duruma gelmiş durumdadır. Rojava da Şengal de ve Kürt özgürlük kadın hareketinin YJA-STAR güçleriyle askeri politik inisiyatif düzeyiyle kendi söz karar gücü haline getirmesi buna örnektir. DAİŞ belası ve AKP-MHP Faşist rejimleri örgütlü kadına bu denli düşman kesilmeleri de iradesi açığa çıkmış özgür kadına olan düşmanlıktan başka be şey değildir. İstanbul sözleşmesinin cemaatlerin istemi üzerine kaldırması da kadının özgürlük bilinci, duruş ve örgütlülüğüne ‘hayır’ demek olduğunun farkındadır. Bilicindedir. Bu bilinçle Kadınlar İstanbul sözleşmesi kaldırıldığı günden bugüne kadar hep sokaklarda eylem içinde olmuşlardır. Bundan sonra da olmaya devam edeceklerdir.

2017 8 Martta Birleşik Devrim kadın hareketimizin kurulması da Kürt ulusal kadında Türkiyeli devrimci kadınların birlikteliğine doğru önemli bir adım olmuştur. KBDH beş yıldır kadının Türkiye, Kürdistan ve bölge erkek egemenlikçi devlet sitemine karşı örgütlü duruş, irade ve birleşik kadın öncülüğü, iradesi duruma gelmiş ve bu iradenin öz bilinç eylemiyle erkek egemenlikçi devletli sitemlerde hesap soran, misillemeyle yargılayan, cezalandıran duruma gelmiştir. KBDH öncülüğü gün gün büyümekte ve her yönüyle kadınlar arası dayanışma ulus-devlet sınırlarını aşmakta dünyalı kadınlar birliğine dönüşerek yol almaktadır. Bir nevi 8 Mart dünya kadınların ruhu eylemi ve cisimleşmişi olmaktadır.

Türkiye ve Kürdistan Kadınları başta olmak üzere, tüm dünya kadınları kendi özerk demokratik federeleriyle ortak demokratik dünya konfederal özgürlükçü kadınların birliğine her yönüyle yol almakta, alamaya devam etmektedir. Asya’da, Avrupa’da, Latin Amerika ülkelerinde vb dünyanın her yerinde ortak dayanışma forumlarıyla buluşmaları, aynı platlatformlarda kendi deneyimlerini ortak bilinç dağarcığına dönüştürmeleri kadınlar arası dayanışma, mücadelesi daha bilinçli dünyalı kadınların çıkışına dönüşüvermektedir.

Bu bilinçle artık nerede bir kadın hak gaspına uğramışsa orda kadın dayanışması öne çıkmakta, kadın dayanışmasıyla kadın kendini daha güvenceli, geleceğine umutla bakar duruma gelmektedir.

Bilinmelidir ki, Entrikacı, yozlaştırıcı, fahişe vs. sıfatlı kadın gerçeğinin acımasız sorumlusu erkektir. Hiçbir kadın kendi halinde kaldıkça entrikacılık, fahişelik yapma gereği duymaz. Fiziği, biyolojik varlığı buna uygun da değildir. Entrikacılığın ve fahişeliğin gerçek yaratıcısı erkektir. Bilinen ilk genelevi Sümer başkenti Nippur’da M.Ö 2.500’lerde ‘musakkatin’ adıyla açanın erkek iktidarı olduğunu biliyoruz. Buna rağmen utanmadan sanki fahişelik kadın yaratımıymış gibi bir yaklaşımı sürekli canlı tutar. Kendi eserini, doğurduğu suçluluğu kadına mal ederek, sahte bir namus anlayışı geliştirerek olmadık lanetlenme ve dayağı, katliamı kadından eksik etmez. Bu ilave tanımlamadan çıkarabileceğimiz sonuç, erkeğin öncelikle ideolojik saldırısına karşı yetkin durmadır. Erkek egemen ideolojiye karşı kadın özgürlük ideolojisiyle, feminizmi ve kaynaklandığı kapitalizmi aşarak silahlanıp mücadele edilmelidir. Erkek egemen iktidarcı zihniyete karşı kadının özgürlükçü doğasal zihniyetini yetkin kılıp öncelikle ideolojik alanda kazanmayı iyi bilmek, tam sağlamak gerekir. Unutmamak gerekir ki, geleneksel kadınsı teslimiyet fiziki değil toplumsaldır. İçerilmiş kölelikten gelir. O halde öncelikle ideolojik alanda teslimiyet düşünce ve duygularını yenmek gerekir. Kadın özgürlüğü politik alana yönelirken, savaşımın en çetin yanıyla karşı karşıya olduğunu bilmelidir.

Politik alanda kazanmayı bilmeden, hiçbir kazanım kalıcı olamaz. Politik alanda kazanmak demek, kadının devletleşmesi hareketi değildir. Tersine, devletçi ve hiyerarşik yapılarla mücadele, devlet odaklı olmayan, demokratik, cins özgürlüğünü ve ekolojik toplumu hedef alan siyasal oluşumları yaratmak demektir. Hiyerarşi ve devletçilik en çok kadın doğasıyla uyuşmazdır. Dolayısıyla anti-hiyerarşik ve devlet dışı siyasal oluşumlar uğruna kadın özgürlük hareketi öncü rol oynamak durumundadır. Köleliğinin politik alanda yıkılması özünde bu alanda kazanmayı bilmesiyle mümkündür. Bu alan mücadelesi kapsamlı demokratik kadın örgütlenmesini ve mücadelesini gerektirir. Her tür sivil toplum, insan hakları, yerel yönetimler demokratik mücadelenin örgütlenip geliştirileceği alanlardır. Tıpkı sosyalizmde olduğu gibi, kadın özgürlüğü ve eşitliğine giden yol en kapsamlı ve başarılı özgürlükçü demokratik mücadeleden geçer. Demokrasiyi kazanmayan kadın hareketi özgürlüğü ve eşitliği kazanamaz.

Jin Jiyan Azadi

 Yaşasın 8 Mart Kadın Dayanışması

27.02.2022

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir