8 Mart’tan Newroz’a!.. / Oya Açan

Kapitalist sistemin krizini derinleştiren dinamiklerden biri de kadınların toplumsal bir güce dönüşen mücadelesidir. Bu mücadele 8 Mart’ta bir kez daha sokaklara aktı.

Kadınların -dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar- kapitalist üretim içindeki eşitsiz konumlarına, hayatları boyunca mücadele ettikleri özgürlük yoksunluğuna, hayatlarını ellerinden alan taciz, tecavüz ve cinayetlere karşı isyan eylemleri kadınların sadece cins olarak yaşamakta oldukları sorunları hedef almıyor. Burjuvazinin de, onun siyasi temsilcilerinin de kabusu olan bu eylemler sistemle doğrudan bir karşı karşıya geliş olduğu için kitleselleşen öfkenin ve kadın sorununun sınıfsal muhtevasının altını çiziyor.

Uyanıştan özneleşmeye doğru devasa bir yol alan kadın eylemleri ve etkileri ulusal sınırlara hapsolmuyor, onları da aşıp dünyanın her yanına yayılıyor.

Kadınlar insanlığın bütün sorunlarına sahip çıkan bir güç olarak savaşıyor.

Bunun son örneklerinden biri de 8 Mart’ta milyonlarca kadının sokaklara aktığı muazzam şölendi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle dünyanın dört bir yanında kadınlar alanlara, meydanlara damgalarını vurarak özgürlük taleplerini haykırdılar. Kölelik altında tutuldukları 5 bin yıl boyunca biriken öfkenin mayaladığı özgürlük tutkusu bir kez daha kitlesel olarak sokağa çıktı. 8 Mart eylemleri, yoksulluk, işsizlik, kadın kırımı, göçmenlik ve emperyalist kar hırsının tutuşturduğu savaşlara isyandı. Yüzlerce yıl boyunca sabırla ilmek ilmek ördükleri ve bileklerinin hakkıyla elde ettikleri tarihsel kazanımlarının gasp edilmek istenmesine yönelik saldırganlığa güçlü bir yanıttı.

Herbiri farklı uğraklardan geçerek aydınlanma, doğrulma, yürüme, koşma ve savaşma pratiklerinden geliyorlardı. Birbirlerinden güç alıp güç veriyorlardı. Bu yılki 8 Mart eylemleri, Türkiye’nin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük metropollerinde de Kuzey-Güney ve Doğu Kürdistan’da da herkese cesaret aşıladı, esin kaynağı oldu. Wan’da, Amed’de, Batman’da, Silopi’de, Yüksekova’da Dem dema azadiya jinan e” (Kadın özgürlük zamanı) kadınlara giydirilmek istenen deli gömleğini yırtıp atan tertemiz özgürlük soluğu her yere ulaştı. Özgürlük için her türlü bedeli ödemeyi göze aldığı için sınır tanımayan kadınların dünyayı sarsan mücadelesi, özlü bir sloganda toplanıyordu: Jin, jiyan, azadi!..

Kürdistanlı ve Türkiyeli kadınlar kapitalizme, faşizme ve erkek egemen devlet aklına karşı ortak mücadele saflarını sağlamlaştırdı. Sloganların, renklerin, zılgıt ve alkışların ortalığı inlettiği bu şölen, kadınların direnişinin ve artık daha azla yetinmeyeceklerinin altını çizen bir manifesto oldu.

Bu yılki eylemlerde -özellikle metropollerde- dikkat çekici bir başka boyut kadın mücadelesinin sadece kadın sorunlarına daralmayan bir içerikte seyredişi oldu. Sınıfsal olanı açığa çıkaran bu öfke, onları daha geniş bir cephenin bireyleri haline getiriyordu. Onlar hasta tutsakları da sahipleniyordu, doğanın yağma ve talanını da hedefe çakıyordu.

Şimdi de direnişin bayramı Newroz!

8 Mart, doğrulduğumuz yerden 21 Mart’a yönelmek, Newroz’a koşmak demektir.

8 Mart, 1 Mayıs’a uzanan yolun başlangıcıdır, ilk durak Newroz’dur.

Ekmek ve özgürlük, insanca bir yaşam uğruna yeni kavgalara, yeni dünyalara yürüme cesaretininin simgesidir. Yaktığı ateşle, baskı ve zorbalığa karşı en karanlık günlerde bile özgürlük özlemini canlı tutan mücadele ruhudur. Newroz!

Efsaneden gerçeğe dönüşen bu mücadele yolu devrim günlerinin de vazgeçilmez muştucudur. Bin kez yenilmiş olsak yeniden kavgaya çağıran ışıklı bir slogandır. Bütün direniş ve mücadele dinamiklerinin yan yana omuz omuza yürüyecekleri etabın yeni hamlesidir.

Birleşik Devrim güçleri bu çağrıya kulak verecektir. Bu çağrıya can vermek biat etmemiş, boyun eğmemiş bütün devrimci mevzilerin görevi ve sorumluluğudur.

Emeğimiz, özgürlüğümüz, geleceğimiz için

Burjuvazinin ve onların hükümetinin asıl korkusu, açlığın, yoksulluğun, insan değil adeta çöp muamelesi gören geniş yığınların yer yer sokağa taşan öfkesidir. Bu kolektif öfkenin ortaya çıkaracağı enerjidir onları asıl korkutan

Emeğimiz, özgürlüğümüz, geleceğimiz, halkların eşitliği ve kardeşliği için 21.yüzyılın ‘modern’ Dehaq’larına karşı Newroz alanları hem kavga hem özgürlük alanlarıdır. Faşizmi yıkma, geleceğe yürüme etaplarıdır. Bir sonraki uğrağımız 1 Mayıs!

Birleşik Mücadele Güçleri, bu davetin hem çağrıcısı hem militanıdır.

1 Mayıs’a bu güzergahtan yürüyeceğiz. Muazzam kadın öfkesini kuşanarak, bendinden taşan sınıf eylemlerinin izine basarak, Newroz ateşini kılavuzlaştırıp Kawa’laşarak yürümekten başka yol yok!

Kaybedecek bir şeyi kalmayanların cesaretini yığınsallaştırmaktan, geriye bakmayanların kararlılığıyla buluşmaktan başka silahımız yok!

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir