Durum Devrimcidir!

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan toplumsal çelişkiler, artık her ne pratik ve politikayla olursa olsun gizlenebilir bir durumda değildir. İktidarın ülkeyi yönetemediği uzun bir zamandır belirginleşen bir hal almıştır. Kürt halkına, çeşitli inanç kesimlerine, işçilere, emekçilere, kadınlara, LGBTİ+lara, gençlere… özcesi kendileri gibi düşünmeyen onlardan yana olmayan her toplumsal kesime saldırıları eksik olmamaktadır. Mart ayı yaklaşırken, 8 Mart ve Newroz’da bu saldırılar daha da artacaktır. Bu saldırılara karşı her zaman olduğu gibi, yine örgütlü kadın güçleri ve nevroz ateşiyle halkların direnişi kesinlikle bu saldırıları boşa çıkartacaktır.

Devlet olanakları ve kurumları, bu toplumsal kesimleri bastırmak ve teslim almak için seferber edilmiştir. Her politikaları ekonomik, siyasi ve toplumsal çelişkiyi daha fazla derinleştirmektedir. Ekonomi dibe vurmuş durumdadır. Derinleşen krizi savaşla aşmaya çalışan bunun için de bütçeyi büyük oranda savaşa yatıran kalanı da yandaşa peşkeş çeken bir talan siyaseti, halka zulüm ekonomisi yürütülmektedir.

Toplumun büyük bir çoğunluğu geçinemeyen, barınamayan, doyamayan bir durumdadır. En temel ihtiyaçlara erişim, gün aşırı yapılan zamlarla neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Bu talan ve yağma düzenine karşı, ardımızda bıraktığımız süreç boyunca, belli oranda tepkiler geliştirildi. İşçi-emekçi kesimin, kadın ve gençlik yapılarının, çevre hareketlerinin, inanç gruplarının, çiftçilerin her türlü baskı ve şiddete rağmen eylemleri tavırları gelişti. Bu mücadelelerin enerjisi birikerek bugünlere kadar geldi. Artık bugün daha güçlü bir pozisyondalar.

İşçiler üretimde tuttukları rolleriyle tüm toplumsal mücadelenin öncüsü olma gücüne sahiptir. Onlarca direniş ve lokal grevler birleşik bir mücadele hattına girebildiği oranda faşizme karşı mücadeleye yeni perspektifler kazandıracaktır. Ekonomik kriz koşullarında çiftçilerimiz daha fazla yoksullaşmakta, büyük borçlarla birlikte işsizler kervanına katılmaktadır. Çiftçilerimizin farklı alanlarda bireysel tepkileri örgütlü güce dönüştüğü ve öfkenin faşizme karşı bütünlüklü bir perspektife oturduğu koşullarda faşizmin dayanağı temelden sarsılacaktır.

Faşist rejime muhalif gibi görünen, esasında bu rejimin devamı konusunda büyük katkıları olan çevrelere fırsat vermemek için, daha hazırlıklı ve atak olmak zorundayız. CHP-İYİP ve aynı masa etrafında boy gösteren diğer dört parti mevcut sistemin devamından yana olan partilerdir. Rolleri dün olduğu gibi, bugün de yarın da değişmez! Ezilen emekçilerin, devrimcilerin, demokratik güçlerin mücadelesinin önüne geçmek ve sokak hareketlerin önünü almak, sokağa çıkmama çağrılarında ortak çağrıcı olmak devrimci durumu sönümlendirmek esas amaç ve görevleri olacaktır!

Bu altı parti ve cumhur ittifakına karşı tek seçenek üçüncü yol seçeneği, yani egemenlikçi sistemin dışında kalan tüm ezilenlerin devrimci demokratik birleşiklik seçeneğidir. Görev, şimdiye kadar açığa çıkan bu enerjiyi anti-faşist mücadele sinerjisine, ‘faşizmi yıkma, özgürlüğü kazanma’ hamlesine dönüştürmek ve demokratik halk iktidarı hedefine ulaştırmak olmalıdır.

Kadın mücadele iradesi ile faşist devlet yapılanmasına, erkek egemen zihniyet ve uygulamalarına karşı önemli bir mücadele pratiği açığa çıkmıştır. Kadınlar, ezilen cinsel kimlikler ataerkil faşist düzene karşı dağlarda, kentlerde, zindanlarda devrimci iddia ve kararlılıkla mücadele hattında ısrar ve kararlılığında herhangi bir sapma yaşanmamış, kararlı mücadele geleneği devam ettirilmiştir. Gözaltı, işkence tutuklama, katletme saldırıları da kadınların özgürlük için mücadelelerini geriletemedi.

İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline karşı hem öncesi hem de sonrasında kararlı bir mücadele yürüttü. Kadın katliamlarına taciz ve tecavüzlerine karşı geliştirilen tüm baskılara rağmen direnişten taviz vermedi. Şu bir gerçek ki faşizm uygulamalarına ve erkek egemen devlete karşı direnişin öncü gücü, kadınlar, ezilen cinsel kimlikler oldular. Sadece sokakta kitle öncülüğü ile sınırlı kalmayan, geliştirilen milis pratikleriyle de öz savunma anlamında da gelişim katedildi. Biriken kadın ve ezilen cinsel kimliklerin öfkesi, pratikleşerek öncü konumunu geliştirmektedir.

“Şimdi Faşizmi Yıkmanın Zamanıdır!” Fırsatlar ve imkânlar, her zamankinde daha fazladır. Bu koşullar, birleşik devrimin tüm kuvvetlerine daha fazla sorumluluk yüklemektedir. Durmadan, yorulmadan her kıvılcımı yangına, her hareketliliği kitle direnişine dönüştürerek cesaretle faşizmin üstüne yürümek zorundayız.

Gençliğe bu anlamda büyük görevler ve tarihi sorumluluklar düşmektedir. Kaçırma, ajanlaştırma, yozlaştırma, uyuşturucuyla beyinlerini/iradelerini teslim alma, işsizlik ve yoksulluk cenderesinde boğma saldırıları, gençliğin anti-faşist devrimci mücadelenin dinamiği olmasının önünü kesemeyecektir. Gençlik, öncülük misyonunu kampüslerde, liselerde, mahallelerde, fabrikalarda layıkıyla oynamanın, gençlik öfkesini devrimci savaş pratiği ile birleştirip faşizme yıkıcı darbeler vurmasının zamanıdır. Bu görev, en fazla gençliğin omuzlarındadır. Bu sorumluluklarını daha önce başarmıştır, bugün de başarabilecek gücü ve iradesi mevcuttur. Yeter ki doğru gündemler ekseninde, gençlik kitleleriyle buluşmanın araç ve yollarını yaratabilsin. BGM’leriyle (Birleşik Gençlik Meclisleri) bu imkân daha da artmaktadır.

Her alanda gerileme ve dağılma yaşayan AKP-MHP faşist rejimi, büyük bedeller verilerek yıkımın eşiğine getirilmiştir. Ezilen halkların, kadınların, gençlerin, işçi ve emekçilerin mücadelede ısrarları, bizleri bu aşamaya taşımıştır. Ekonomik ve siyasal olarak yaşanan kriz karşısında halkın artık kaybedecek hiç bir şeyi kalmamıştır. Halkın AKP-MHP faşist iktidardan umudu tükenmiştir. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Kendiliğinden öfke patlamalarının yaşanması beklenecek gelişmelerdir. Bu durumu hükümet değişikliğinin bir dayanağına dönüştürmeye çalışan CHP-İYİP’in başını çektiği millet ittifakının kitleleri manipüle etmesine izin verilmemeli, her fırsat ve olanakla bu partilerin ve ittifakın halk düşmanı program ve politikaları teşhir edilmelidir. Faşizm, parlamento salonlarında değil, halkın devrimci iktidarı hedefine bağlanmış mücadeleyle yenilgiye uğratılacaktır. Odaklanılacak devrimci görev birleşik halk direnişinin örgütlenmesidir.  BMG’nin tüm örgütlü güçleri bu görevin gerektirdiği eksikliklerini gözden geçirmelidir. Kitlelerin yükselen tepki ve öfkesini devrim hedefine bağlayacak bir görüş açısından kendini konumlandırmalıdır. Zamanın ruhunu yakalayalım! Durum devrimcidir!

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir